"Geceydi...
Seni bana ; beni hayata bağlayan..
Az sonra tükenecek zaman..
Gece yollarını ayıracaktı gün'den..
Gözleri buğulu bir biçimde..."
..O yüzden hüzünlüydü gece..Gün'düz ise; güneşini artık eskisi gibi göstermiyordu. Bulutların arasında gizler olmuştu...
Bir sabah uyandığımda..Düşlerimde yer alan uçurtmadan gökyüzüne salınmıştı bir tane..İçinde mutluluk barındıran,kırgınlığın yitik düşleri kucağında,masumane sevgiler barındıran uçurtma...
"Biraz tebessüm etmeyi bekliyorlar..
Bulutlar arasında bin bir tane rengârenk düşsel uçurtmalar..
Düşmeyi bekliyorlar...
Senli düşüşlerinin çığlıklarında ki sahneme ve dilime..."
Gelişleri özlemek...Sonra aynanın karşısına geçip sensiz cümlelerde seni aramak..Yalnızlığı senin varlığınla körüklemek..Ve Hayal etmek senli sahnelerin tozunu..Hissetmek teninin kokusunu..Sadece seni dilemek...
"Arıyorum şimdi ayak izlerini, geçtiğin topraklarda..
Olmadığımız biz[li] gösterilerde..
Şimdilerde,isyanlardaki yüreğimde..
Sana dair senaryoları kabul etmeyeceğim..
Sahneme..."
"..Bu sefer ki Oyunumda yer vermeyeceğim bakışlarına, tenine ve nefesine..."
Gözlerindeki beni hatırlamayacağım..
Ya da ellerime yağan karı eritmeni..
Üşütmeyecek yokluğun artık beni..
Şehri'ne gelmeyeceğim..
Dokunmayacağım hasret kokan tenine..
Almayacak artık kalemim ve kâğıdım seni..
Hiç bir kareye..
Yazılmayacak artık sana dair..
Hiç bir cümle..
Hiç bir kelime..
Hiç bir hece..
Hiç bir harf..
Hiç bir...
Hiç...